ABD’deki Virginia Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışma, fiziksel temasın sosyal bağlanma duygusunu geliştirdiğini ve el ele tutuşmanın ilişkilerde önemli bir role sahip olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, el ele tutuşmanın, yalnız hissettiğimizde beynimizin gönderdiği “tehdit” sinyallerini azalttığını belirtiyor.
Araştırmanın lideri olan psikolog James Coan’a göre, partnerimizin fiziksel dokunuşuyla verdiği güvence, beynimizin stresli durumlara verdiği tepkiyi modüle eder. El tutma, beynin stresli durumlara karşı gösterdiği tepkileri azaltarak, insanların daha az stresli hissetmelerine yardımcı olur.
Ellerimiz, beyindeki vagus sinirine bağlanan hassas sinir lifleriyle doludur. Bu sinir sistemi, ruh halinin kontrolü, bağışıklık tepkisi, sindirim ve kalp atış hızı gibi çeşitli önemli bedensel işlevleri denetler. El tutma ve sarılma gibi fiziksel temas, beyinde insanların birbirlerine bağlı hissetmelerine yardımcı olan oksitosin ve serotonin gibi iyi hissettiren kimyasalların salınmasını tetikler.
Stresli durumlarda sevilen birinin elini tutmanın beyin üzerindeki olumlu etkilerini belirlemek için yapılan bir deneyde, 16 evli kadın katılımcıya elektrik şoku verileceği söylendi. Deney sonucunda, yabancı birinin elini tutan katılımcıların beynin tehdit tepkisinde azalma olduğu görüldü. Aynı deneyde, kocalarının ellerini tutan kadınların yaşadığı rahatlama duygusu daha da arttı. Çiftler, ilişkilerinde ne kadar mutlu olduklarını söyledikçe, partnerlerinin elleri, beynin şoka karşı tepkisini daha da bastırdı. Ayrıca, el ele tutuşmanın yokluğunun beyin aktivitesinde dikkate değer bir değişiklik tetiklediği de belirlendi.
El ele tutuşma, oksitosin adı verilen “aşk hormonu”nun salınımını da arttırır. Oksitosin, toplum içinde ihtiyaç duyulan sosyal bağ ve bağlılığı güçlendirmeye yardımcı olur.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.